DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0%
BITCOIN
3.856.262,27 -0,27%

Almanya'da NSU hükümlüsü Beate Zschaepe'nin 'Exit' programına kabulü tepkiyle karşılandı

NSU davasında ömür boyu hapse mahkûm edilen Beate Zschaepe'nin aşırı sağdan çıkış programı Exit'e kabulü, mağdur yakınlarının ve kamuoyunun tepkisini artırdı.

Yayın Tarihi: 22.08.2025 18:43
Güncelleme Tarihi: 22.08.2025 18:43

Almanya'da NSU hükümlüsü Beate Zschaepe'nin 'Exit' programına kabulü tepkiyle karşılandı

Zschaepe'nin Exit programına kabulü tartışma yarattı

Almanya'da 2000-2007 yılları arasında işlenen cinayetlerin faili olarak bilinen Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün hayattaki tek üyesi ve ömür boyu hapis cezası alan Beate Zschaepe'nin, aşırı sağcı yapılanmalardan çıkış için oluşturulmuş Exit programına kabul edildiği yönündeki haberler tepki çekti.

Alman basınında yer alan haberlere göre, programa kabul edilmesinin medyada gündeme gelmesi erken tahliye olasılığı tartışmalarını tekrar alevlendirdi. Haberler, Zschaepe'nin programa katılımının kamuoyunda adalet ve mağdur hakları açısından ciddi kaygılar yarattığını gösteriyor.

Mağdur yakınlarının tepkisi ve başlatılan kampanya

NSU tarafından yakınlarını kaybedenler, medyada çıkan haberlerin ardından karara tepki gösterdi. Aralarında hayatını kaybedenlerin Türk kökenli yakınlarının da bulunduğu mağdur aileleri, çevrim içi platform Campact'ta bir imza kampanyası başlattı.

Mağdur yakınları, yetkililerden resmi bir bilgilendirme almadıklarını, Zschaepe'nin programa katılımını yalnızca medya aracılığıyla öğrendiklerini belirtti. Aileler, Exit programının uzun yıllardır soruşturmaları zora sokmuş hükümlülere değil, güvenilir ve programa gerçekten ihtiyaç duyan kişilere yönelik olması gerektiğini savunuyor.

NSU'nun geçmişi

NSU, 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk olmak üzere 10 kişiyi öldürmek, en az iki bombalı saldırı düzenlemek ve 15 banka soygunu gerçekleştirmekle ilişkilendirildi. Örgütün varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüfen ortaya çıkmıştı.

Olayların uzun süre boyunca Alman güvenlik birimlerince tespit edilememesi, bazı NSU üyelerinin geçmişte istihbarat muhbirleriyle ilişki kurduğu iddiaları ve Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda aşırı sağcı gruplara ilişkin bazı belgelerin 4 Kasım 2011'den birkaç gün sonra imha edilmesi, geniş çaplı tartışma ve kuşkulara yol açtı. NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulundu; intihar ettikleri öne sürüldü.

Yargı süreci

NSU davası, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde 2013'te başladı. Karar 11 Temmuz 2018'de açıklandı; baş sanık Beate Zschaepe ömür boyu hapse çarptırıldı. Örgüte yardım ve yataklık yaptığı tespit edilen dört diğer sanık ise 2,5 ile 10 yıl arasında değişen hapis cezalarına mahkûm edildi.

Kamuoyu ve adalet algısı açısından değerlendirme

Bu gelişme, mağdur ailelerinin adalet beklentisi ile cezaevinden rehabilitasyon veya deradikalleşme programlarının sınırları arasındaki gerilimi görünür kıldı. Yetkililerin iletişim biçimi ve fail yakınlarının bilgilendirilmesi konusundaki eksiklikler, travma yaşamış ailelerin tepkisini güçlendiriyor. Kamu güveni açısından, böyle hassas dosyalarda şeffaflık ve mağdur odaklı yaklaşımın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Yazar
EDİTÖR

Aksiyon Haber Ajansı