ABD Temsilcisi Dorothy Shea raporu "güvenilirlik" ve "dürüstlük" açısından eleştirdi
ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği Geçici Maslahatgüzarı Dorothy Shea, BM tarafından desteklenen Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) raporunun Gazze'de kıtlık yaşandığını ortaya koyan bulgularının "güvenilirlik" ve "dürüstlük" ilkeleri çerçevesinde hazırlanmadığını ileri sürdü.
Shea'nın eleştirilerinin özeti
Dün yapılan BM Güvenlik Konseyi oturumunda konuşan Shea, yarım milyondan fazla Gazzelinin kıtlığa maruz kaldığını bildiren IPC raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Shea, Gazze'de açlığın gerçek bir sorun olduğunu kabul etmekle birlikte, "Öte yandan, sorunları sadece güvenilirlik ve dürüstlükle çözebiliriz. Ne yazık ki IPC'nin son raporu bu konuda sınıfta kaldı." sözleriyle raporun yöntem ve usul açısından yetersiz olduğunu belirtti.
Shea ayrıca raporun yazarlarından birinin "İsrail'e karşı uzun zamandır önyargılı" olduğunu iddia etti ve raporun hazırlanış sürecinde "normal standartların" dikkate alınmadığını savundu.
ABD'nin savunmaları ve iddialar
Shea, İsrail'in Gazze'ye yardım geçişine ilişkin olarak 7 Ekim 2023'ten bu yana 2 milyon tondan fazla yardım geçişine izin verdiğini öne sürdü ve Gazze'de "aç bırakma politikası" uygulandığı yönündeki iddiaları reddetti.
Yardımlara ilişkin mekanizmaların oldubittiye getirilmemesi gerektiğini vurgulayan Shea, mayıstan bu yana çok sayıda sivilin insani yardım dağıtım noktalarında öldürülmesine neden olan sözde "Gazze İnsani Yardım Vakfı"nın desteklenmesini savundu.
IPC raporu ve sahadaki insani durum
Haberde, İsrail'in saldırıları ve sıkı ablukası altındaki Gazze Şeridi'nin su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemesi eksikliği ile açlığın yayıldığı bir insani felaket yaşadığı, başta çocuklar olmak üzere açlık kaynaklı ölümlerin arttığı belirtiliyor. IPC'nin son raporu, 15 Ağustos 2025 itibarıyla Gazze şehrinde kıtlık (IPC'nin 5. seviyesi) makul kanıtlarla doğrulandığını kaydetti.
Değerlendirme
Shea'nın eleştirileri, BM destekli raporun metodolojisi ve raporun uluslararası kamuoyundaki etkisi üzerine yeni bir tartışma başlatıyor. Hem raporun doğruluğu hem de insani yardımların ulaştırılma biçimi konusundaki görüş ayrılıkları, Birleşmiş Milletler organları ve üye devletler nezdinde insani yardımların nasıl koordine edileceğine dair karar süreçlerini etkileme potansiyeli taşıyor.