Ağır eleştirilerin gölgesinde düzenlenen Avrupa Birliği (AB)-İsrail Ortaklık Konseyi sonrasında, Brüksel-Tel Aviv ilişkilerinin ''olduğu gibi'' devam edeceği bildirildi. İspanya ve İrlanda'nın anlaşmanın gözden geçirilmesini talep etmesine rağmen, toplantıdan bu konuda herhangi bir karar çıkmadı.
Toplantıya AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar başkanlık etti. Ayrıca, AB Komisyonunun Akdeniz'den sorumlu üyesi Dubravka Suica ve üye ülkelerin temsilcileri de toplantıda yer aldı.
İrlanda ve İspanya'nın öncülüğündeki bazı üye ülkeler, AB'nin İsrail'e ticari ayrıcalıklar tanıyan anlaşmayı ''insan haklarına ve uluslararası hukuka bağlılık'' şartı gerekçesiyle feshetmesini istediklerini belirtti. Ancak toplantıdan, bu taleplerin göz önüne alınmadığı ve ilişkilerin süreceği mesajı verildi.
Toplantının ardından değerlendirmelerde bulunan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, AB'nin temel değerlerini uygulaması gerektiğini savundu ve anlaşmanın ''insan haklarına saygı'' konusundaki maddesinin önemine dikkat çekti.
Albares, ''İsrail ile bir fikir alışverişi vardı. İki devletli çözümden bahsetmesini isterdim…'' şeklinde ifadeler kullandı. İki devletli çözüm fikrini desteklediklerini belirten Albares, Batı Şeria'daki sömürgeleştirme politikalarının durdurulmasını talep etti.
Kallas, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, AB ve İsrail arasındaki ilişkilerin 50 yıl boyunca geliştiğini ve ''tüm taraflara uluslararası insancıl hukuka saygı göstermeleri'' çağrısı yapıldığını aktardı. Kallas ayrıca, Gazze'de devam eden ateşkesin tüm taraflarca riayet edilmesi gerektiğini vurguladı.
Toplantı, insan hakları örgütleri ve bazı Avrupa Parlamentosu milletvekilleri tarafından sert bir dille eleştirildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Claudio Francavilla, hükümetin insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olduğunu belirterek, toplantının bu ihlallerin kınanması açısından önemli bir fırsat olması gerektiğini ifade etti.
AP Milletvekili Marc Botenga ise, İsrail'in Gazze'deki saldırılarından sonra Batı Şeria'da etnik temizlik yaptığını belirterek, AB'nin bu toplantıyı düzenlemesini ''suç ortaklığı'' olarak nitelendirdi.