Yeni yılda beslenme anlayışı: Kalori merkezliliğin ötesi
Medicana Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Diyetisyen Seda Uşarer, 2026'ya girerken beslenme alışkanlıklarının yalnızca kalori hesabına indirgenemeyeceğini vurguluyor. Uşarer'e göre sofralar artık daha renkli ve daha bileşen odaklı olacak; bağırsak mikrobiyotasından sürdürülebilir tarıma, işlenmiş gıdalardan fonksiyonel besinlere ve ruh sağlığına kadar geniş bir gündem bizi bekliyor.
Değişimin itici nedenleri
Beslenme alışkanlıklarındaki dönüşümün arkasında ekonomik ve çevresel kaygılar, artan gıda fiyatları ve sağlık endişeleri ile bilimsel araştırmalardaki ilerlemeler bulunuyor. Bu etkenler, tüketicilerin temiz içerikli ve sağlıklı gıdaya yönelmesini sağlıyor; etiket incelemesi ve içerik güveni, satın alma kararlarında öne çıkıyor.
Bitkisel ağırlıklı ama esnek beslenme
Uşarer, bitkisel ağırlıklı beslenmenin artık sadece küçük bir grupla sınırlı kalmadığını, toplumun geniş kesimlerinin benimsemeye başladığını belirtiyor. Lif açısından zengin sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve baklagillerin bağırsak bakterileri için önemli olduğu, bunun da bağışıklık, sindirim, kan şekeri dengesi ve uzun vadede kalp-damar sağlığına olumlu etkileri bulunduğu vurgulanıyor. Çevresel açıdan bitkisel temelli beslenmenin su kullanımı, karbon ayak izi ve tarım alanı kullanımı bakımından daha sürdürülebilir olduğu; bu nedenle özellikle genç kuşağın seçimlerini etkilediği ifade ediliyor.
Geleneksel ve fermente gıdalara dönüş
Tüketiciler işlenmiş gıdalara karşı daha eleştirel yaklaşıyor; kalori sorusunun yerini 'temiz içerik', 'raf ömrü' ve 'bağırsak sağlığı etkisi' gibi sorular almaya başladı. Ev yapımı yoğurt, ev yapımı granola, katkısız fırın ürünleri ve geleneksel fermente ürünler (yoğurt, şalgam suyu, tarhana, turşu) yeniden değer kazanıyor. Bilim dünyasının da fermente gıdaların probiyotik faydalarını daha çok tanımasıyla birlikte mikrobiyomu destekleyici beslenme 2026'nın önemli gündem maddelerinden biri olacak.
Kişiye özel yaklaşımlar ve sıradışı diyetlerin sınırları
Popüler diyetlerin (ketojenik diyet, aralıklı oruç, karbonhidratı kesmek vb.) herkese aynı yararı vermediği anlaşılmış durumda. Uşarer, genetik farklılıklar, hormon dengesi, bağırsak florası, stres düzeyi, fiziksel aktivite ve metabolik kapasitenin bireylerin besine verdiği yanıtı etkilediğini belirtiyor. 2025'te danışmanlıkta sıkça duyulan 'Sana iyi gelen, başkasına iyi gelmeyebilir.' ifadesi, kişiye özel planların önemini özetliyor. Bağırsak mikrobiyota analizi, kişisel glukoz yanıtı ölçümü ve genetik testler henüz yaygın ve ekonomik olmasa da geleceğin beslenme anlayışında temel bir rol oynayacak.
Uzun vadeli denge öncelik kazanıyor
Hızlı kilo verme amacıyla uygulanan ve sürdürülebilir olmayan diyetlerin yoyo etkisi, hormon dengesizlikleri ve vitamin-mineral eksiklikleri gibi riskler doğurabileceği uyarısı yapılıyor. Bu nedenle 2026'da beslenme yaklaşımının kısa vadeli şaşırtıcı rejimler yerine uzun vadeli denge ve sürdürülebilirlik üzerine kurulması bekleniyor.
Sonuç: Medicana International İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Diyetisyen Seda Uşarer'in aktardığı üzere, 2026'da sofralar yalnızca kalori tekniğine göre değil; mikrobiyota desteği, sürdürülebilirlik, işlenmiş gıdaların içeriği ve kişiye özel yaklaşımlar çerçevesinde şekillenecek.
MEDİCANA SAĞLIK GRUBU BESLENME VE DİYET BÖLÜMÜ’NDEN DİYETİSYEN SEDA UŞARER