Tatar: Egemenlikten taviz vermeden Kıbrıs'ın geleceğinde ayrı devlet olarak söz sahibi olacağız
Yenierenköy ziyareti ve Erenköy Direnişi'nin önemi
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Karpaz Bölgesi'ndeki Yenierenköy ziyaretinde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk toplumunun tarihsel tecrübelerine ve güncel bölgesel gelişmelere dikkat çekti. Tatar'a ziyaret sırasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ve Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri eşlik etti.
Tatar, Yenierenköy'ün Erenköy Direnişi nedeniyle derin bir tarihi öneme sahip olduğunu vurguladı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Konuşmasında Rum tarafının Kıbrıs sorununa bakışını eleştiren Tatar, Rumların yaklaşımını 'Türkiye'nin işgali' perspektifine indirgediklerini; kendilerinin ise egemen, eşit ve eşit uluslararası statüde iki ayrı devleti savunduklarını belirtti. Tatar, 'Kıbrıs Türk halkı, kendi kaderini tayin etme hakkı ile buralara kadar gelmiştir' ifadesini kullandı ve Rum tarafının Türkiye'nin Ada'dan çekilmesi ile garantörlüğün sonlandırılması yönündeki taleplerinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
Tatar ayrıca, 'Biz iki devletli siyasetimizi istikrarlı bir biçimde devam ettiriyoruz. Bu bağlamda 100 milyonluk Türk milleti arkamızdadır ve arkamızda durmaya devam ediyor' diyerek Türkiye desteğinin altını çizdi.
Bölgesel şiddet ve tarihsel kıyaslara da değinen Tatar, dünya genelinde toplu katliamların sonlanacağına dair anlayışın 20 yıl öncesine kadar hakim olduğunu; ancak Bosna ile başlayan süreçten sonra Gazze, Filistin, Ukrayna ve Libya'da şiddetin devam ettiğini kaydetti. Tatar, Gazze'de yaşanan katliamların benzerinin 60 yıl önce Kıbrıs'ta Türklere yönelik yapıldığını belirtti.
Tatar, uluslararası ortamda güçlü olanın ve zalimin hukukun uygulandığı vakalara dikkat çekerek, 'Egemenliğimizden taviz vermeden Kıbrıs'ın geleceğinde ayrı devlet olarak söz sahibi olacağız' sözleriyle politikalarını özetledi. Tatar, bundan sonra da kendi devletlerinde özgürce ve kendi iradeleriyle bu süreci onurlu şekilde sürdüreceklerini vurguladı.
