Suriye'de 61 yıllık Baas rejiminin çökmesi sonrası uluslararası yaptırımların devam ettiği gözlemleniyor. Avrupa Birliği (AB) dışındaki yaptırımlar, özellikle sıklıkla anlaşıldığı gibi şiddet ve insan hakları ihlalleri gibi nedenlere dayanıyor.
Baas düzeninin artan çatışmalar ve kötü yönetim karşısındaki hizmet eksiklikleri, uluslararası yaptırımların hedefini oluşturuyor. Ancak, bu yaptırımların yükü Suriye halkının üzerine kalıyor.
AB tarafından yapılan son açıklamada bazı yaptırımların askıya alındığı belirtildi. Yalnızca, Suriye'deki bankacılık ve enerji gibi bazı sektörlerdeki kısıtlamalar geçici olarak askıya alındı. Ancak bu durum, yaptırımların tamamen kalktığı anlamına gelmiyor.
Brüksel'de gerçekleştirilen toplantıda, AB ülkeleri enerji, ulaşım ve bankacılık sektörlerinde önlemleri geçici olarak askıya alma kararı aldı. Bu, Suriye'nin yeniden yapılanma ve kalkınma süreçlerini desteklemek açısından önemli bir adım olsa da, olumsuz dönüşlerin her zaman mümkün olacağı vurgulandı.
ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımları ise birçok muafiyete rağmen yürürlükte kalmaya devam ediyor. Ülkedeki insani yardımları kolaylaştırmak adına sağlanan muafiyetler kapsamında, temel ihtiyaçlar için bazı enerji ve su hizmetlerine izin verildi. Ancak, ABD yaptırımları Suriye'ye yeni yatırımların önünde ciddi bir engel oluşturmaya devam ediyor.
Suriye Merkez Bankası ve Esed rejimine karşı sürdürülen yaptırımlar, savaş suçları ve insan hakları ihlalleri gibi sebeplerle genişletilmiş durumda. Özellikle Sezar Yasası ile rejime destek veren kişi ve kuruluşlar hedef alınarak yaptırımlar artırıldı.
Genel olarak, Suriye'de gerçekleşen rejim değişikliği, mevcut yaptırımların sona ermesini pek etkilemedi. Hem AB hem ABD yaptığı iş birlikleri ile, Suriye halkının insani durumunu iyileştirmek konusunda atılan adımlar, mevcut yaptırımların oluşturduğu engellerle sınırlı kalmaktadır.
