İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Adnan Oktar silahlı suç örgütü davasında, Oktar dışındaki tüm sanıkların tahliyesine karar verildi. Karar, örgütün "güncel yapılanma" davasında şaşkınlık yarattı.
Mahkeme duruşmasında, tutuklu sanık Adnan Oktar ve bazı sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Tutuksuz bir sanık ve sanık avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Adnan Oktar’ın en büyük korkusu!
Tanık olarak ifade veren Fatih Kılıç, Oktar’ın operasyon sürecine kadar nasıl hareket ettiğini anlattı. Kılıç, "Adnan Oktar operasyon sürecine gelene kadar zıvanadan çıkmıştı. Adnan Oktar’ın hep operasyon korkusu vardı, tedbirler alıyordu." dedi. Oktar'ın sıradan insan görüntüsü vermek için zaman zaman dışarı çıktığını ve silahlı korumalarla alışveriş merkezlerine gittiğini belirten Kılıç, o dönemlerde ciddi korkular yaşadığını söyledi. Ayrıca operasyon olması durumunda da suçlarına ortak aradığını söyleyerek şunları ekledi:
"Megolaman, aşağılık kompleksi olan biriydi. Sürekli övülmeyi isterdi. Adnan Oktar’ın en büyük korkusu yalnız kalmaktır."
Örgütü diri diri yakmaya çalıştı!
Kılıç, Oktar'ın cezaevine girdikten sonra avukatları aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığını belirtti. Cezaevine giren Adnan Oktar’ın ilk olarak avukat görevlendirdiğini ve örgütten kendisini aklayan yazılar yazmasını istediğini aktardı.
Kılıç ayrıca, Oktar'ın cezaevindeki kişilerden mektup yazmalarını istediğini ve bu süreci avukatların organize ettiğini söyledi. İçerideki insanların da etkin pişmanlıktan faydalanmaması için kontrol altında tutmaya çalıştığını şöyle ifade etti:
"İçerdeki insanları etkin pişman olmamaları için kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sonra herkes birbirine mektup yazmaya başladı."
Tahliye kararı verildi!
Mahkeme, ara kararını açıklayarak tutuklu sanıklar Meltem Daban, Ferhunde Eda Babuna, Elvan Şahin, Aslı Efeoğlu ve Mine Kalça’nın yurtdışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri uygulanmak şartıyla tahliyesine karar verdi ve duruşmayı erteledi.
