Polonya'da 1 Haziran'da gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu, Avrupa'nın geleceği açısından önemli bir dönemeç olarak değerlendiriliyor. Kardinal Stefan Wyszynski Üniversitesi'nden Siyaset Bilimi Doktor Öğretim Üyesi Bartosz Rydlinski, ilk turun sonuçlarına bakıldığında, Polonya'daki sağcı ve milliyetçi eğilimlerin güçlü olduğunu vurguladı.
18 Mayıs'ta yapılan ilk turda, 13 aday arasında en çok oyu alan iktidardaki sivil koalisyon grubunun adayı Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile muhalefetteki Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS) adayı tarihçi Karol Nawrocki, ikinci tur için yarışmaya hak kazandı.
Trzaskowski, Avrupa yanlısı politikaları ve toplumsal konularda ilerici yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Nawrocki ise daha çok milliyetçi değerleri savunarak, Avrupa Birliği ile ilişkilerde daha temkinli bir duruş sergiliyor. Seçim, Başbakan Donald Tusk'ın reform gündemi ve Polonya'nın bölgesel güvenliği açısından kritik bir yapı taşı olarak öne çıkıyor.
Yapılan anketler, seçim yarışının başa baş geçeceğine işaret ediyor. Trzaskowski, demokratik yenilenme ve NATO ile AB ile stratejik uyumu ön plana çıkartırken, Nawrocki ise göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıkıyor. Bu seçimlerin, Polonya'nın iç politika rotasını ve jeopolitik konumunu belirlemesi bekleniyor.
Rydlinski, güvenliğin Polonyalı seçmenlerin tercihlerini etkileyen önemli bir unsur olduğunu belirtiyor. Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları, uluslararası ilişkiler perspektifinden bakış açılarını şekillendiriyor. Nawrocki, ABD ile olan ilişkileri ön plana çıkarırken, Trzaskowski Avrupa'nın güvenlikteki rolünü kabul ediyor.
Stanford Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler Profesörü Anna Grzymala-Busse, ikinci turun Polonya'nın dış politikasında köklü değişikliklere sebep olmayacağını öne sürdü; ancak iç politikada ciddi etkileri olabileceğini belirtti. Eğer Trzaskowski kazanırsa reform süreci hız kazanabilir, Nawrocki ise yasaları veto etme veya süreci erteleme yoluna gidebilir.
TVP'de siyasi analist Stuart Dowell, seçim yarışının kişisel aleyhlere de bağlı olduğunu belirtti. Trzaskowski’nin Avrupa yanlısı ve yetkin bir aday olarak görülmesi, Nawrocki'nin ise savaşçı bir kimlik geliştirdiği dikkat çekiyor. Anketlerde son duruma göre, Trzaskowski'nin yüzde 50,6 oy oranıyla Nawrocki'nin yalnızca yüzde 49,4'te kaldığı belirtiliyor.
