Malezya'dan İsrail'in 'E1' Planına ve 'Büyük İsrail' Söylemine Sert Tepki
Malezya Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in işgali altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilerden gasbedilen bölgelerde yerleşimleri genişletecek 'E1' projesini ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun dile getirdiği 'Büyük İsrail' vizyonunu şiddetle kınadı.
Açıklamanın öne çıkan vurgu ve gerekçeleri
Bakanlık açıklamasında, gasbedilen Filistin topraklarında binlerce yerleşim biriminin kurulmasını öngören plan ile yasa dışı yayılmacı vizyonun en sert şekilde eleştirildiği belirtildi. Açıklamada, İsrail'in bu adımlarının Cenevre Sözleşmeleri ve uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiği ifade edildi.
Uluslararası hukuk, gazeteci saldırıları ve çağrı
Metinde ayrıca İsrail'in Gazze Şeridi'nde basın mensuplarına yönelik saldırılarının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiği vurgulandı. Malezya, uluslararası topluma İsrail'in yasa dışı girişimlerini durdurmak üzere harekete geçme çağrısında bulundu.
Malezya'nın desteklediği çözüm
Açıklamada, Malezya'nın 1967 öncesi sınırlar temelinde ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını desteklediği tekrarlandı.
E1 onayı ve liderlerin söylemleri
İsrail kabinesinin aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, 13 Ağustos'ta "Filistin devleti fikrini ortadan kaldırmak" amacıyla Doğu Kudüs'te yerleşimleri genişletecek 'E1' projesini onaylamayı planladığını duyurmuştu. Binyamin Netanyahu ise, tarihi ve manevi bir misyon üstlendiğini hissettiğini belirterek, işgal altındaki Filistin topraklarını da içeren 'Büyük İsrail' vizyonuna bağlı olduğunu ifade etmişti.
'Büyük İsrail' söyleminin kökenine kısa not
Haberde geçen 'Büyük İsrail' ifadesinin, Siyonist Revizyonist hareketin kurucularından ve Likud partisinin fikir babalarından sayılan Zeev Jabotinsky gibi bazı Siyonistler tarafından, bugünkü İsrail sınırları yanı sıra işgal altındaki Gazze Şeridi ve Batı Şeria ile Ürdün topraklarını kastetmek üzere kullanıldığı hatırlatıldı.
Malezya'nın açıklaması, bölgedeki yerleşim genişletme planları ve siyasi söylemlerin uluslararası hukuk ile barış çabaları üzerindeki etkisine dikkat çekiyor ve uluslararası aktörleri müdahale etmeye çağırıyor.
