El-Halil Vakıflar Müdürlüğü, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın güneyindeki El-Halil kentinde yer alan Harem-i İbrahim Camii'ne yangın alarm cihazları yerleştirmesine "yasadışı müdahale" olarak tepki gösterdi. Müdürlükten yapılan açıklamada, İsrail'in güvenlik gerekçesiyle camiyi 12 gün süreyle kapatmasının ardından yapılan bu eylemin, camiyi yönetmeye yetkili olan Filistin Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı'nın yetkilerini ihlal ettiğini vurguladı.
Harem-i İbrahim Camii'nde yangın alarm cihazlarının yerleştirilmesinin, İsrail'in Filistin yangın şebekesi projesini engellemeye yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olduğu ifade edildi. Önceki bir açıklamada, 11 Haziran tarihinde İsrailli yetkililerin caminin elektrik panellerini kilitlediği ve bunun caminin hayati aydınlatma kaynaklarının elektriğinin kesilmesine yol açabileceği aktarılmıştı.
20 Haziran'da yapılan bir başka açıklamada ise, İsrail'in güvenlik gerekçesiyle camiye girişleri yasakladığını, bu durumun hem cemaat hem de cami görevlileri için geçerli olduğu belirtildi. Filistinliler, bu tür uygulamaların, cami ve çevresinde yeni bir fiili durum oluşturmaya yönelik olduğunu ve bölgenin yerleşim projeleri için ele geçirilme amacını taşıdığını ileri sürdü.
Yalnızca İsrail kontrolündeki Harem-i İbrahim Camii değil, aynı zamanda El-Halil’in Eski Şehir bölgesinde bulunan 400 Yahudi yerleşimciyi korumakla görevli 1500 İsrail askeri de bölgedeki tansiyonu artırıyor.
Müslümanlar için Kutsal Bir Mekân
Harem-i İbrahim Camii, işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa'nın çevresi olarak kabul edilmekte olup, Mekke'deki Mescid-i Haram ve Medine'deki Mescid-i Nebevi ile birlikte Müslümanlar için en kutsal dört camiden biri olarak değerlendirilmektedir. Caminin altında, Hazreti İbrahim ve eşinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve eşlerine ait mezarlar bulunmaktadır.
İsrail'in 1967'de işgal altına aldığı Batı Şeria'daki bu cami, 25 Şubat 1994'te Baruch Goldstein adlı bir Yahudi fanatiğin düzenlediği saldırı sonrasında kapatılmış ve açıldığında, caminin yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilerek ikiye bölünmüştür. Olayda 29 Filistinli hayatını kaybetmiş, 150’den fazla kişi ise yaralanmıştır.
Caminin bölünmesinin ardından, Hazreti İshak ve eşinin bulunduğu kabirler Müslümanlara ait kısımda kalmışken, diğerleri Yahudilere tahsis edilmiş ve sinagoga dönüştürülmüştür. Bu bölümler, yılda onar gün süresince Müslüman ve Yahudi ziyaretçilere karşılıklı olarak açılmakta, yalnızca dini bayramlarda bölümlerin kullanımı değiştirilmektedir.
