ICRC Başkanı: Hukuka uyulmazsa bugünkü vahşet yarının çatışmalarını şekillendirir
Spoljaric Egger'den Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesi uyarı
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Başkanı Mirjana Spoljaric Egger, New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesinde yayımladığı yazılı açıklamada, dünyanın harekete geçmemesi halinde bugün kaydedilen savaş vahşetinin yarının çatışmalarının temelini oluşturacağını belirtti.
Egger, silahlı çatışmaların çoğaldığı bir dönemde savaş kurallarının ihlal edildiğini ve bunun büyük ölçüde cezasız kaldığını vurguladı. Zulümler açıkça işleniyor ve bunun kabul edilemez olanın normalleştiğine işaret ettiğini söyledi.
Başkan Egger, uluslararası insancıl hukukun koruyucu gücünün liderlerin bu hukuku koruma konusundaki siyasi iradesiyle doğrudan ilişkili olduğunu hatırlattı. Cenevre Sözleşmeleri uyarınca tüm devletlerin yalnızca uluslararası insancıl hukuka saygı göstermekle kalmayıp başkalarının da aynısını yapmasını sağlama yükümlülüğü bulunduğunu belirtti ve hukuku savunmanın zamanının geldiğini ifade etti.
Egger, ülkelerin savaş kurallarına saygıyı yeniden tesis etmemesi halinde dünyanın durdurulamaz bir şiddet tırmanışı riskiyle karşı karşıya kalacağını kaydetti. Bugün bölgeler arasında eş zamanlı çatışmalar alevleniyor, gelecekteki çatışmaların tohumlarını atıyor ve küresel barış ile güvenliği tehdit ediyor değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasında Egger, mevcut çatışma alanlarından örnekler vererek insani sonuçlara dikkat çekti. Sudan'da sivillerin vahşi saldırılara maruz kaldığını ve temel ihtiyaçların temin edilemediğini, Gazze kentinde sivillerin öldürüldüğünü, aç bırakıldığını, zorla yerinden edildiğini ve konutlar ile kritik altyapının sistematik olarak yok edildiğini aktardı. İşgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilerin acımasız şiddete maruz kaldığını ve evlerinden sürüldüğünü belirtti.
Ayrıca Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle binlerce ailenin kayıp yakınlarından haber alamadığını da sözlerine ekledi.
Spoljaric Egger'in açıklamaları, uluslararası insancıl hukukun uygulanmasının ve ihlallerin önlenmesine yönelik siyasi kararlılığın aciliyetini bir kez daha ortaya koydu.