Belgelerin Korunması Gerekiyor
Suriye'deki Sednaya Hapishanesi'nin eski mahkumları, hapishanelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin belgelenmesi ve faillerin hesap vermesi için önemli belgelerin korunmasını talep ediyor. Sednaya Hapishanesi'ndeki Tutuklular ve Kayıp Kişiler Derneği'nin kurucularından Riyad Avlar, bu belgelerin kaybolmasının, tutuklular ve kayıplar üzerindeki işlenen suçların belgelendirilmesi açısından büyük bir engel oluşturduğunu belirtti.
Uzun Yıllar Süren Tutukluluk Deneyimi
Avlar, Suriye'deki hapishanelerde 21 yıl tutuklu kaldığını ve 15 yıl boyunca ailesi ile hiçbir iletişim kuramadığını ifade etti. 1990'lı yıllarda eski Cumhurbaşkanı Hafız Esed'in kardeşi Rıfat Esed'in işkencelerini yazdığı bir mektubun Suriye istihbaratı tarafından ele geçirilmesi üzerine tutuklandığını açıkladı.
İşkence ve İnsan Hakları İhlalleri
Avlar, 2011 öncesinde de hapishanelerde hak ihlalleri yaşandığını ancak 2011 sonrasında bu ihlallerin boyutunun arttığını kaydetti. Askerlerin koğuşlara girerek tutukluları öldürdüğünü ve bu dönemde yargısız infazların sıklaştığını aktardı.
Mahkumların Kurtuluşu
Riyad Avlar, Suriye halkının hapishanelerin kapılarını açmasının kendisi için sevindirici bir durum olduğunu belirterek, devrim döneminde yaşanan acı dolu anlara atıfta bulundu. 2016 yılında serbest kalan Avlar, şimdi kayıp yakınlarının Sednaya'dan haber almak için çaba sarf ettiğini ifade etti.
Belgelerin Önemi ve Yargı Süreci
Avlar, Sednaya Hapishanesi'nde bulunan kayıtların ve belgelerin çok değerli olduğunu ve bunların saklanması gerektiğini vurguladı. Bu belgelerin, tutuklunun nerede olduğunu ve akıbetinin ne olduğunu belirlemek açısından kritik öneme sahip olduğunu belirtti.
Uluslararası Raporlar ve İşkence İddiaları
Uluslararası kuruluşlar tarafından yayımlanan raporlar, Sednaya Hapishanesi'nde gerçekleşen toplu idamların ve işkencelerin sistematik bir şekilde yürütüldüğünü ortaya koyuyor. 2011 ile 2015 yılları arasında her hafta düzenli olarak infazlar gerçekleştirildiği belirtiliyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün 2017 tarihli raporunda da, Sednaya'daki ihlallerin insanlığa karşı suç teşkil ettiği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir.
