Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yılın son faiz kararını açıkladı ve piyasa beklentileri doğrultusunda 250 baz puanlık bir faiz artışına giderek politika faizini yüzde 42,5'e çıkardı. Para Politikası Kurulu (PPK), faiz artırım sürecini en kısa sürede tamamlayacağını ve yüzde 45'e çıkacağını belirtti. Ancak, bu yüksek faiz politikasının dünya genelinde enflasyonla mücadele için benimsenen bir strateji olduğu ifade edildi.
Dünya genelindeki merkez bankalarının yüksek faiz politikasına yönelik eleştirilerde bulunulan bir dönemde, TCMB'nin faiz artışıyla birlikte enflasyon hedeflerine ulaşılamadığı, insanların yüksek enflasyon algısının oluştuğu ve merkez bankalarının istedikleri sonuca ulaştığı ifade edildi.
Memiş, faizin beyni uyuşturan bir etki yarattığını ve kısa vadeli yüksek getirinin kişiyi bağımlı hale getirdiğini belirtti. Ayrıca, faizde kazançların sayısal olarak arttığı ancak ekonominin durgunluğundan şikayet edenlerin gerçek niyetini sorgulayarak, "Sizin derdiniz ne?" sorusunu yöneltti.
Memiş, Kısa Vadeli Kâr Marjı'nın (KKM) aslında dolar talebini azaltma amacı taşıyan ancak dolardan kurtulma yerine bağımlılığa dönüşen bir uygulama olduğunu belirtti. Dolar kurundaki yükseliş karşısında kimin kazandığını sorgulayarak, herkesin kaybettiği ve kazanan olmadığı bir durumda faizdeki artışın etkilerine dikkat çekti.
2024'e kadar faizlerin yüksek kalacağını öngören Memiş, faiz düşüş sürecinin devam etmesi halinde yüzde 45'e kadar çıkabileceğini ve bu durumun milyonlarca insanın nakitleriyle mal sahibi olma umudunu kaybetmelerine neden olacağını iddia etti. Sonuç olarak, 2024'ün sonunda toplumun, kiralama üzerinden sahip olamayacağı ancak mutlu olabileceği bir döneme girileceğini öne sürdü.
