Bu araştırmayı okuyanlar bir daha evini temizlemeyecek! Tüm detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz.
KİRLİ EV DAHA SAĞLIKLIYMIŞ
Vücutta yer alan bakteri, virüs ve küçük mikroplardan oluşan topluluk mikrobiyomlar ev, ofis ve hastanelerde de geçerli oluyor. Toronto Üniversitesi Yardımcı Doçent Sarah Haines insanlardaki mikropların sağlık dengesini koruyabilmesi ve hastalıkları uzak tutabilme gibi görevleri olduğu gibi evlerde yer alan mikropların da olumlu yönde etkileri olabileceğini söylüyor. Araştırmaya göre iç mekan mikrobiyomlar insan sağlığını etkiliyor. Haines, insanların sağlığını iyileştirebilmesi için probiyotik alınması gerektiği için evlerde de probiyotikler eklenmesinin önemli olduğunu söylüyor. Uzmanlar probiyotik mimarı olarak adlandırılan ve ev inşasında kullanılan malzemelerin faydalı bakteri ile hazırlamanın bir yolu olup olmadığını da araştırıyor. Araştırmacı kişiler dost bakteriler içeren temizlik ürünleri kullanmanın da araştırmalarına devam ediyor. Binalar içinde yer alan ortamın insanı hasta edebileceği fikri 1983 senesinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından hasta bina sendromu ile adlandırıldı ve baş ağrısı, hırıltı ve göz akıntısı gibi kötü havalandırılmış binalarda ortaya çıktı.
Dr. Haines ise içsel mikrobiyomların bilimin gelişecek bir alanı olduğunu söylüyor. Chicago Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre yedi aileden kendilerinin yanında evlerdeki ışık anahtarları, yer ve tezgahları temizlemesi istendi. 2014 senesinde yayımlanan bir haberde ise altı haftalık çalışmada ailelerden üçü ev değiştirdi, yeni evlerdeki mikrobiyom ise taşındıktan birkaç saat sonra değiştirildi. Sonuç olarak insanlardan kaynaklı olan iç mekan mikrobiyomlarının üstünde en büyük etkinin bu olduğu saptandı. Antibiyotik kullanmanın vücuttaki iyi ve kötü bakterileri öldürmesi gibi çamaşır suyu ve deterjanla temizlik yapmak da kötü bakterileri uzak tutsa bile iyi bakterileri de yok ediyor. Ferrara Üniversitesi araştırmacıları Covid-19 salgını devam ederken çocuk hastanesinde iki ay boyu kimyasal dezenfektan değil probiyotik bazlı dezenfektan kullanılmasını istedi. Değiştirilen temizlik ürünlerinde üç çeşit probiyotik bakterisi yer alıyordu. Oda ve yüzeyler bu ürünler günde iki kere silindi. Yüzeyler iki, dört, dokuz haftada bir temizlenmiş oldu. Sonuçlara göre yüzeyde yüzde 80 daha az patojen bulunduğu ve mevcut bakterilerin dirençli hale getirecek genler geliştirdiği ile ilgili daha az saptama yapıldı. Temizlik ürünlerinde yer alan yararlı bakteriler temizlenen yüzeyin zararlı bakteriyle tekrar enfekte olmasını engellemiş oldu. Kimyasal dezenfektan kullanımında da sonuçlar tam tersiydi. Manchester Metropolitan Üniversitesi tıbbi mikrobiyoloji Profesörü Mark Enright ise konu ile ilgili şunları söyledi; 'Çamaşır suyu kullanılırsa her şeyi öldürüyor ama patojenik bakteriler yüzeye çıktığı zaman rekabet edecek ve tutunmayı engelleyecek hiçbir şey kalmıyor. Bakteriler diğer bakterileri öldürebilecek bileşikler üretiyor. Bu sebeple iyi bakterilerin yüzeye yayılması, hepsinin hayatta kalması için rekabet etmesi gerektiği anlamını taşıyor.'
