Küresel Sumud Filosu'nda alıkonulan dört İngiliz vatandaşı İngiltere'ye döndü
Gazze'ye yardım götürmek amacıyla Küresel Sumud Filosu ile yola çıkan ve İsrail tarafından yasa dışı şekilde alıkonulduğunu belirten dört İngiliz vatandaşı, Ürdün'ün başkenti Ammandan kalkan tarifeli uçakla Londraa geldi.
Geliş, sınır kontrolü ve ilk ifadeler
Uçakları Heathrow Havalimanına inen aktivistler James (Jim) Hickey, Malcolm Ducker, Hannah Sharpey-Schafer ve Sid Khan havalimanındaki sınır polislerince pasaportlarına el konularak gözaltına alındı. Kısa süre sonra Hickey ve Khan serbest bırakıldı.
Glasgow'a gitmeden önce konuşan Hickey, "İngiltere'ye gelişimizde bize eziyet edildi ve gözaltına alındık." dedi. Khan ise filonun Gazze'ye uygulanan ablukanın kırılması ve yardım ulaştırılması amacıyla yola çıkan şiddet içermeyen bir sivil girişim olduğunu vurguladı.
Aktivistlerin anlattıkları: Taşıma, saldırı iddiaları ve götürüldükleri liman
Khan, hükümetlerin soykırımı durduramaması gerekçesiyle yola çıktıklarını belirterek, Avrupa ve Tunus kara sularında filonun saldırıya uğradığını hatırlattı. İddialarına göre 1 Ekim'de Gazze'ye 50 deniz mili kala, uluslararası sularda silah kullanılarak kaçırıldıklarını, elektronik cihazların kullanılamaz hale getirildiğini, teknelerin püskürtülen sularla zarar gördüğünü ve silahlı komandoların gemilere binerek onları esir aldığını söyledi.
Khan, istekleri dışında Usdud (Aşdod) Limanı'na götürüldüklerini ve güneş altında 12 saat boyunca zor pozisyonlarda bekletildiklerini aktardı. Birçok filo üyesinin dizleri üzerinde ve elleri arkadan kelepçeli bekletildiğini, yaşlıların ve hareket etmekte zorlananların ağır şartlara maruz bırakıldığını belirtti.
Cezaevi koşulları, konsolosluk erişimi ve muamele iddiaları
Aktivistler ilaçlarının alındığını, çıplak şekilde elle arandıklarını ve Necef Çölü'ndeki cezaevine götüren otobüsün klimasının açık bırakılarak soğuk koşullara maruz bırakıldıklarını anlattı. Khan, yolculuk sırasında gözleri kapalı olduklarını ve darp edildiklerini söyledi.
Bulundukları hücrelerin bir tuvalet, küçük bir lavabo ve 8 yatak barındırdığı, ancak orada 15 kişi olduklarını söyleyen Khan, ülkelerine dönene kadar bu hücrelerden çıkmadıklarını belirtti. Çoğunun hukuki temsilciye erişimi olmadığını, ilaçlara ulaşamadıklarını ve fiziksel saldırı tehdidi altında bulunduklarını ifade etti. Ayrıca hücrelerde köpekler, silahlar ve sürekli uyandırılma yoluyla uygulanan uyku yoksunluğuna maruz kaldıklarını anlattı.
Khan, kendileriyle ilgili 7 Ekim 2023 tarihine ait görüntü ve seslerin gösterildiğini, Jim ve kendisinin İngiliz Büyükelçilik personelini ancak 5'inci günde görebildiğini belirterek, gelen yetkililerin sağlık kontrolü dışında ülkelerine hızlı geri dönüş için destek sunmadığını öne sürdü. Buna karşılık Türk, İtalyan, Yunan ve İspanyol yetkililerin iki gün içinde vatandaşlarını tahliye ettiğini hatırlattı.
Havalimanı çıkışı ve konsolosluk eleştirileri
Ducker ve Sharpey-Schafer havalimanından uçuşun inişinden yaklaşık iki saat sonra ayrılabildi. Ducker, bir pasaport polisinin tutumunu eleştirerek bu memurun görevden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi ve konsolosluk hizmetlerinin yetersiz olduğunu öne sürdü.
Ducker, Türk, İspanyol, İtalyan ve Yunan konsolosluk yetkililerinin çalışmalarıyla kendi deneyimleri arasında belirgin bir fark olduğunu belirtti; diğer ülkelerin vatandaşları için özel uçuşlar ayarlandığını, kendilerinin ise “kendi başlarına” bırakıldıklarını ifade etti.
Ducker, "Önemli olan filo değil, Filistinlilere karşı devam eden açlık ve soykırımdır." diyerek gözlemlerini paylaştı ve cezaevinde gördüklerinin Filistin halkının yıllardır yaşadıklarına işaret ettiğini söyledi. Ayrıca, "Nasıl dayanıyorsunuz bilmiyorum ama bekleyin, geri geleceğiz." mesajını iletti.
Çıkarımlar
Aktivistlerin anlattıkları, insani yardım amaçlı deniz girişimlerinin karşılaştığı operasyonel ve diplomatik zorlukları yeniden gündeme taşıdı. Aktivistler, muamelenin hukuk ve insan hakları boyutunu vurgularken, konsolosluk müdahalelerinin farklı ülke uygulamalarıyla kıyaslanmasının dikkat çektiğini belirtti. Olay, yardım gemilerinin güvenliği ve yurttaşların konsolosluk desteğine erişimi konusundaki tartışmaları canlı tutuyor.
James (Jim) Hickey ve Sid Khan Glasgow'a giden uçakla Londra'dan ayrılırken, Malcolm Ducker ve Hannah Sharpey-Schafer iki saat sonra havalimanından çıkabildi.