Fed kararı ve küresel görünüm
Geçen hafta küresel piyasalarda pozitif seyir, ABD tarafında güçlenen faiz indirimi beklentileriyle dikkat çekti. Önümüzdeki hafta yatırımcıların odağında Fed toplantısı ve Fed Başkanı Jerome Powellın yapacağı açıklamalar bulunuyor. Powell’ın mesajları, bankanın ekonomik projeksiyonlarına ilişkin ipuçları verecek ve küresel risk iştahını etkileyecek.
ABD piyasaları ve makro görünüm
ABD’de para politikasına ilişkin belirsizlikler, iş gücü piyasasından gelen zayıflama sinyalleri ve ılımlı gelen enflasyon verileriyle azaldı. Son TÜFE verisi, ağustosta aylık bazda yüzde 0,4, yıllık bazda yüzde 2,9 artış gösterdi. Çekirdek TÜFE ise ağustosta aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 3,1 oldu.
Para piyasalarında Fed’in eylül toplantısında politika faizini 25 baz puan indirmesi fiyatlanırken, yıl sonuna kadar toplamda 3 indirimin olacağı ve 2026’da da en az 3 indirimin mümkün olduğu beklentileri öne çıkıyor.
ABD tahvil piyasalarında geçen hafta alıcılı seyir vardı; 10 yıllık tahvil faizi haftayı yüzde 4,06 seviyesinden kapattı. Geçici olarak 10 yıllık tahvil faizi perşembe günü 3,99 seviyesini test etti. Emtia tarafında ons altın haftayı 3.643 dolar düzeyinde tamamlarken, gümüş 14 yılın en yüksek seviyelerini test etti; Brent petrolün varili haftayı 66,6 dolar civarında kapattı. Dolar endeksi haftayı 97,6 seviyesinden kapadı.
Siyasi ve kurumsal gelişmeler de piyasaların gündemindeydi. Eski başkan Donald Trump sosyal medyada enflasyonun olmadığını savunarak Powell’dan faizleri hemen 'büyük' ölçüde düşürmesini istedi. Trump’ın, Fed Yönetim Kurulu üyesi Lisa Cooku görevden alma girişimine ilişkin yasal süreç sürüyor; yönetim temyiz mahkemesine başvurarak alt mahkemenin Cook’un görevde kalmasına izin veren kararının durdurulmasını talep etti. Ayrıca yerel basında, Hazine Bakanı Scott Bessentin Powell yerine geçebilecek bazı isimlerle görüştüğüne dair haberler yayıldı.
Uluslararası düzeyde IMF sözcüsü Julie Kozack, istihdama dair aşağı yönlü riskler göz önüne alındığında Fed’in faizleri indirmeye başlaması için alan olduğunu belirtti. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ise küresel büyüme tahminlerini revize ederek, dünya ekonomisinde bu yıl bir yavaşlama beklendiğini vurguladı.
New York borsası haftalık bazda alıcılı seyretti; S&P 500 yüzde 1,59, Nasdaq yüzde 1,86, Dow Jones yüzde 0,95 yükseldi ve üç endeks perşembe günü kapanış rekorları kırdı. Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi eylülde 55,4 ile mayıs ayından bu yana en düşük seviyeye indi.
15 Eylül ile başlayacak yeni haftada takip edilecek ABD verileri arasında New York Fed sanayi endeksi, sanayi üretimi, kapasite kullanımı, perakende satışlar, Fed faiz kararı ve Powell’ın konuşması, konut başlangıçları, inşaat izinleri, haftalık işsizlik maaşı başvuruları bulunuyor.
EM, Avrupa ve kur riskleri
Avrupa tarafında gözler ECB ve BoE kararlarında. ECB geçen hafta üç ana politika faizini değiştirmeyerek mevduat faizini yüzde 2, refinansman faizini yüzde 2,15 ve marjinal borçlanma faizini yüzde 2,40 seviyelerinde tuttu. ECB Başkanı Christine Lagarde, Avro Bölgesi'nde enflasyonun istenen seviyelere yakın olduğunu ifade etti ancak küresel ticaret politikası kaynaklı belirsizliklerin sürdüğünü vurguladı.
Jeopolitik gerilimler, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu çatışmaları, risk faktörü olmaya devam ediyor. Fransa'da Başbakan François Bayrou liderliğindeki azınlık hükümeti güven oylamasında düşerken, Polonya hava sahası ihlali nedeniyle bölgesel jeopolitik endişeler gündemdeydi.
Avrupa borsalarında geçen hafta FTSE 100 <%strong%> yüzde 0,79, CAC 40 <%strong%> yüzde 1,96, MIB 30 <%strong%> yüzde 2,30 ve DAX <%strong%> yüzde 0,41 yükseldi. Önümüzdeki haftada Avro Bölgesi dış ticaret dengesi, ZEW beklenti endeksi, ILO işsizlik oranı, Lagarde konuşmaları, enflasyon verileri ve BoE faiz kararı öne çıkan gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Asya piyasaları
Asya borsaları genel olarak alış ağırlıklı seyrederken, yeni haftada BoJ kararları izlenecek. ABD ile Japonya arasında bildirilen ticaret gelişmeleri ve Fed’in gevşeme beklentileri bölge piyasalarını destekledi. Japonya ve Güney Kore endeksleri rekor seviyelere yükseldi.
Japonya’da sanayi üretimi temmuzda aylık bazda yüzde 1,2 azaldı; kapasite kullanım oranı yüzde 1,1 geriledi. Üretici Fiyat Endeksi ağustosta aylık yüzde 2,7 artarken yıllık yüzde 0,2 azaldı. Çin’de ağustos TÜFE aylık yüzde 0,4 ve ÜFE yüzde 2,9 azalma kaydetti; analistler deflasyon endişelerinin derinleşmesine ilişkin uyarılarda bulundu.
Haftalık bazda bölge endeksleri güçlü performans gösterdi: Şanghay Bileşik <%strong%> yüzde 1,52, Hang Seng <%strong%> yüzde 3,82, Kospi <%strong%> yüzde 5,94 ve Nikkei 225 <%strong%> yüzde 4,07 arttı. Yeni haftada Çin’de sanayi üretimi ve perakende satışlar, Japonya’da dış ticaret dengesi, enflasyon ve BoJ’un faiz kararı takip edilecek. Pazartesi Japonya piyasaları tatil nedeniyle kapalı olacak.
Yurt içi piyasa ve TCMB
Türkiye’de BIST 100 endeksi geçen haftayı satış ağırlıklı geçirerek yüzde 3,33 düşüşle 10.372,04 puandan kapandı. TCMB Para Politikası Kurulu geçen hafta politika faizini bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan indirerek yüzde 40,5 seviyesine çekti. Merkez Bankası ayrıca gecelik borç verme faiz oranını yüzde 43,5e, gecelik borçlanma faiz oranını ise yüzde 39a indirdi.
TCMB toplam rezervleri 5 Eylül haftasında bir önceki haftaya göre 1 milyar 750 milyon dolar artışla 180 milyar 107 milyon dolar seviyesine çıkarak rekor seviyeye ulaştı. TCMB ödemeler dengesi verilerine göre temmuzda cari işlemler hesabı 1 milyar 766 milyon dolar fazla verdi; altın ve enerji hariç cari fazla 6 milyar 29 milyon dolar oldu.
Piyasa Katılımcıları Anketi'nde TÜFE yıl sonu artış beklentisi yüzde 29,86ya yükseldi. Dolar/TL haftayı 41,3710 seviyesinden kapattı. Yeni haftada yurt içinde bütçe dengesi, konut satışları ve fiyat endeksi verileri ile TCMB PPK toplantı özeti izlenecek.
Sonuç
Önümüzdeki hafta küresel piyasaların yönü büyük ölçüde merkez bankası kararları ve başkanlarının iletişimlerine bağlı olacak. Fed toplantısı ve Powell’ın açıklamaları, ECB ve BoE kararları ile BoJ’un tutumu yatırımcıların risk algısını belirleyecek; ekonomik veriler ve jeopolitik gelişmeler bu çerçevede fiyatlamaları şekillendirecek.
