Aydın'da dört kuşaktır süregelen çömlekçilik geleneği
Süleyman İri, Efeler ilçesi Kardeşköy Mahallesi'ndeki imalathanesinde oğullarıyla birlikte atalarından miras kalan çömlekçilik mesleğini sürdürüyor. Aile, mesleği dördüncü kuşak olarak devam ettirmenin yanı sıra, geleneksel el emeğini çağın gerektirdiği üretim yöntemleriyle birleştirerek mesleği geleceğe taşımayı amaçlıyor.
Nesilden nesile aktarılan bir zanaat
İri, mesleğin ailedeki yolculuğunu anlatırken, geleneğin Yunanistan kökenli olduğunu ve 1800’lü yıllarda göçle birlikte İncirliova'ya yerleşildiğini vurguluyor. Dededen babaya, babadan Süleyman İri'ye, oradan da oğullara geçen bilgi ve tecrübe, el ayakla çamur karma dönemlerinden bugüne uzanan bir süreklilik gösteriyor. İri, işi ilk günkü heyecanla sürdürdüğünü belirterek, "Bu iş bize dededen gelme. Dedemden babama, babamdan bana, benden de oğullarıma kaldı. Dördüncü kuşak olarak oğullarıma bıraktım. Allah onların da çocuklarına nasip etsin, bu meslek ölmesin" sözleriyle geleneğin devamına verdiği önemi dile getiriyor.
Ustalığın sürdürülebilirliği ve çırak sorunları
Aydın bölgesinde eskiden yaklaşık 20 imalathanenin bulunduğunu, ancak bunların çoğunun kapandığını belirten İri, mesleğin maddi getirisi ve işin zorluğu nedeniyle gençlerin çıraklık için başvurmadığını aktarıyor. İri'nin ifadeleri, geleneksel zanaatların sürdürülebilirliğinin yalnızca teknik bilgi aktarımına değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal teşviklere de bağlı olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda mesleğin yaşatılması için gençlere cazip gelecek eğitim ve istihdam modelleri geliştirilmesinin önemine işaret ediliyor.
Teknolojiyle harmanlanan el emeği
İri ailesi, el işçiliğini korurken üretimi artırma ihtiyacı nedeniyle fabrikalaşma yoluna gitmiş durumda. Süleyman İri, elle yapılan işlemelerin yerini tamamen almasa da, makine desteğiyle küçük fincan takımları, sütlaç kaseleri ve küçük tabaklar gibi ürünleri seri üretime geçirdiklerini anlatıyor. Eskiden saatlerce ayakla yapılan çamur hazırlama işleminin şimdi makineyle bir saat içinde sağlanabildiğini belirtiyor ve "Çağa ayak uydurmak mecburiyetindeyiz" diyerek modernizasyonun sermaye ve yatırım gerektirdiğine dikkat çekiyor.
Gelenek ile yeniliğin dengesi
Süleyman İri'nin öyküsü, somut bir zanaat örneğinde kültürel mirasın korunmasının yanı sıra, teknolojik dönüşümün getirdiği fırsat ve kısıtları ortaya koyuyor. Ailenin yaklaşımı, zanaatın özgün dokusunu korurken üretim kapasitesini artırma çabasının, hem ekonomik sürdürülebilirlik hem de mirasın aktarımı açısından kritik olduğunu gösteriyor. Bu örnek, yerel zanaatlerin yaşatılmasında eğitim, teşvik ve teknoloji entegrasyonunun birlikte düşünülmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Önemli not: Haberde yer alan özel isimler, mekanlar ve belirtilen tarihsel referanslar haberdeki ifadeler doğrultusunda korunmuştur.
AYDIN’IN EFELER İLÇESİNDE YAŞAYAN VE ATALARINDAN ÖĞRENDİĞİ ÇÖMLEK USTALIĞINI ÇOCUKLARINA AKTARAN 60 YAŞINDAKİ SÜLEYMAN İRİ, DÖRT KUŞAKTIR ÇAMURA ŞEKİL VERİYOR.